top of page

SAĞLIK HUKUKUNDA ARABULUCULUĞUN YERİ

01.01.2018 tarihinden itibaren hukukumuzda ilk defa iş davalarında dava şartı olarak yer almaya başlayan arabuluculuk, 06.12.2018 tarihinde kabul edilen kanunla Türk Ticaret Kanunu’na dava şartı olarak dahil edilmesiyle birlikte tıbbi malpraktis davaları için oldukça önemli bir konuma geldi.

Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/a maddesi ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar için arabuluculuk bir dava şartı olarak düzenlendi;

“Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 5/A- (1) Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir."

01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren bu yeni düzenlemeye göre, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan davalar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalar arasında bulunduğundan sigorta şirketlerinin taraf oldukları davalarda da arabuluculuk bir dava şartı haline gelmiş oldu. Bu durum tıbbi malpraktis davaları bakımından değerlendirildiğinde; davanın özel hastane ve/veya hekime değil de doğrudan ilgili sigorta şirketine yöneltildiği durumlarda, söz konusu davanın Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde görülecek bir mutlak ticari dava olacağı ve arabuluculuğun bir dava şartı olarak yer alacağı hususları önem kazanmaktadır. Arabulucuya başvurulmadan açılan davalar dava şartı yokluğundan reddedilecektir. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamazsa davacı taraf anlaşma sağlanmadığına ilişkin tutanağı dava dilekçesine eklemek zorundadır.

Ancak sigorta şirketlerinin dahil olduğu her dava bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Zira birçok davada sigorta şirketleri ihbar üzerine davaya hekim ve özel hastanelerin yanında “fer’i müdahil” olarak katılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda fer’i müdahalenin kapsamı 66, 67, 68 ve 69. Maddeler ile açıklanmıştır;

Fer’î müdahale

MADDE 66- (1) Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.

Fer’î müdahalenin etkisi

MADDE 69- (1) Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir.


Görüleceği üzere fer’i müdahil, davada yer almasına karşın davaya taraf değildir. Mutlak ticari dava ise ancak sigorta şirketlerinin davaya taraf oldukları durumlarda ortaya çıkmaktadır. Uygulamada tıbbi malpraktis davalarının, ilgili hekim veya özel hastanenin sigorta şirketlerine karşı açılması yani sigorta şirketlerinin davalı olarak davada yer alması az rastlanan bir durum değildir.

İşte bu noktada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise tıbbi malpraktis davalarında arabulucuların bilgisi ve tutumudur. Tıbbi malpraktis iddiasından kaynaklanan ve davalının bir sigorta şirketi olduğu davalarda görev yapacak arabulucuların hem sigorta hukukuna hem de sağlık hukukuna hâkim olması, arabuluculuk sürecinin başarılı olması bakımından çok önemlidir. Çünkü böyle bir durumda süreç, taraflardan birinin hekim veya özel hastane olduğu durumlar ile aynı şekilde ilerlemeyecektir. Arabuluculuk sisteminin doğru ve verimli işleyebilmesi için arabulucunun uzmanlığı ve bilgisi, en az tarafların tutumu kadar önem taşımaktadır.


Stj. Av. Gülin Öykü Tabel


Comments


© Arabuluculuk Lexis  Tel:0(212) 232-2234 Maslak-İstanbul

bottom of page